İyi Yazılmış Oyun Karakterleri-I
Oyunların birincil amacı eğlence vaat emek olsa da aynı zamanda önemli hikaye anlatma araçlarıdır. Sundukları eğlence ve anlattıkları hikayeyi birinci elden deneyimleme imkanımız olduğu için film, dizi veya kitaplara göre oyun oynarken ana karakter ile daha fazla özdeşleşme imkanımız oluyor. Üstelik özdeşleşmeye çalıştığımız karakter bir tipleme yerine kişilik sahibi birisi ise oyunu bitirince yaşadığımız deneyim bizler için daha anlamlı ve benzersiz oluyor. Bu içerikte oyun dünyasında kendine önemli yer edinmeyi başarmış iyi yazılmış oyun karakterlerine değineceğim.
NOT: İlgili oyunlardan birçok süpriz bozan (spoiler) paylaştım. Eğer süpriz bozan sorununuz varsa okumamanızı tavsiye ederim.
İçindekiler Tablosu
Arthur Morgan (Red Dead Redemption 2)
Hiçbir şey benim için bu çeteden daha önemli değildi. Çetem uğruna öldürebilirdim, seve seve ölebilirdim. Keşke bazı şeyler farklı olsaydı… ama değişen biz değildik.
Arthur Morgan
Arthur’un eski sevgilisi Mary Linton Arthur için yaptığı tanım gayet yerindedir. İçinde iyi bir insan olan ama bir devle güreşen ve tekrar tekrar o deve yenilen birisi. Arthur ailesi yani çetesindeki bireyler için herşeyini feda edebilir. Bunu yapmak adına da ellerini kirletmekten çekinmez. Bu sebeple Arthur iyi birisi değil; bunu kendisi de biliyor; ancak tefeci Strauss’un birkaç dolar borcunu toplamak için tüberküloz hastası Thomas Downes’u silkelerken tüberküloz kapması onun için dönüm noktası haline geliyor. Semptomları ağırlaşınca içindeki deve karşı zafer kazanmaya başlıyor. Kendi iç hesaplaşması sonucu elinden geldiğince çevresindeki insanların hayatını değiştirmeye çalışıyor ve tüberkülozun son dönemine kadar hiç şikayet etmeden çetesini koruyup kollamaya devam ediyor. Kendisi, çocuğu Issac ve çocuğunun annesinin başına gelen trajik olayın John, Jack ve Abigail’in başına gelmesin diye her türlü fedakarlığı yapması, Downes’un karısı Edith ve çocuğu Archie’nin hayat şartlarını iyileştirmeye çalışması, Saddie’ye kocasının travmasını atlatmasında yardımcı olması örnek olarak verilebilir. Arthur o kadar güçlü bir karakter ki tüberkülozun son seviyesine girmesine rağmen Arthur ölmeyecek, daha uzun yaşayacak diye beklediğim oldu. Oyunun adının da vurguladığı gibi Red= Kan, Dead= bolca ölüm ve Redemption = Arthur’un kefaretine atıfta bulunuyor. Arthur malesef birkaç kelime ile anlatılacak bir karakter değil. Uzun süren hikaye modu boyunca onun her haline şahit oluyoruz ve her halinden kastım “soylu kahraman” kaygısı güdülmeden gerçek bir insana yakın bir tasvirle bizlere anlatılması.
Kaptan Martin Walker (Spec Ops: The Line)
Beyler, Dubai’ye Hoşgeldiniz
Martin Walker
Zamanında Call of Duty Modern Warfare 2’nin (CoD: MW 2) “No Russian” isimli bölümü hem basın hem de oyuncular arasında tam anlamıyla infiale yol açmıştı. Havalanındaki sivilleri tam anlamıyla katlediyordunuz. CoD: MW 2 ile karşılaştırınca Spec Ops: The Line kendisine o kadar yer bulamadı. Ana karakterimiz Kaptan Martin Walker ile birçok savaş suçu işliyorduk. Fosfor bombasını siviller üzerinde kullanmak, sivillere bilerek ve isteyerek ateş açmak, şehirdeki su kaynaklarını yok edip insanları susuzluktan öldürmek gibi. Oyunun başında sterotipik (“çeşitli yerleri demokrasi ile tanıştıran (!)” ) profesyonel bir Amerikan askeri olarak başlayıp sonunda psikozlu bir terörist olarak bitirebiliyorduk (en iyi ihtimal intihar edebiliyoruz). Oyundaki en trajik durum ise Kaptan Walker’ın yapmaya çalıştığı çoğu eylem sivilleri ve Amerikan askerlerini kurtarmak yerine onlara teröristlerden daha fazla zarar vermesiydi ve bu şiddetin sonucuyla bizzat yüzleşiyorduk. Yükleme ekranlarında fark ettiğiniz üzere bilişsel çelişkinin tanımı “bilişsel çelişki, birbiriyle çatışan iki farklı fikre aynı anda sahip olmaktan kaynaklanan rahatsız edici bir duygudur” olarak verilmiş. Bunun sebebi Walker’ın yaptığı eylemleri geriye alamayacak yahut düzeltemeyecek kadar ağır sonuçları olduğu için ruhsal gerilimden kaçınmak için suçunu 33. müfereze askerlerine veya müfereze komutanı John Konrad’a yüklemesi (tabi stresle tetiklenen Konrad psikozları da var) örnek verilebilir. Günümüzdeki “duyarlı” toplumsal hayatı içerisinde Kaptan Walker gibi bir oyun karakterinin bir daha geleceğini sanmıyorum.
Big Boss ve Solid Snake (Metal Gear Solid)
Kabuslar mı ? Onlar asla yok olmayacak Snake. Savaş alanına girdikten sonra, coşkuyu, gerilimi tattığında… Hepsi senin bir parçan haline geliyor. İçindeki savaşçıyı bir kez uyandırdığında… O bir daha asla uyumaz. Her zamankinden daha büyük gerlim, daha büyük heyecan için can atacaksın. Bir paralı asker olarak, bunu şimdiye kadar fark etmiş olmalıydın. Güç, para ve hatta seks hiçbir şeyi umursamıyorsun. Arzularını tatmin edecek tek şey savaştır! Tek yaptığım sana bunun için bir imkan vermek. Sana yaşaman için bir sebep verdim.
Big Boss
Big Boss’a oyun dünyasının Darth Vader’ı demek pek de yanlış olmaz. İyi amaçlar çerçevesinde yola çıkıp kötü adama dönüşen birisi. Dönüşümü yaşadığı dünya çerçevesinde gayet mantıklı bir süreç içerisinde ele alınmış. Onun için çocukları asker olarak yetiştimesinin bile rasyonel bir açıklaması var. Snake Eater ve Peace Walker’daki olaylar ile ABD ve Rusya arasındaki savaşı iki kere önlemişti. Akıl hocası the Boss’u öldürüp onun fikirlerini benimsemeye başladıkça dönüşümü başlıyor. Daha sonra ülkelerden ve diğer organizasyonlardan bağımsız bir ülke kurmaya çalışıyor. Buradaki amacı askerlerin kanının politikacıların çıkarları yüzünden dökülmesinin istememesi. Eğer düşmanı iyi bir askerse Big Boss onun saygıyı hak ettiğini düşünür. Kendisi savaş alanında efsane olduğu için düşmanları bile onun ordusuna katılmak istiyor. Eğer serinin takipçisiyseniz Metal Gear Solid 4’ün açılış sinematiğinde Big Boss’un savunduğu fikirlerin hepsinin başarısız olduğunu ve karşında durduğu fikirlerin tüm dünya tarafından benimsendiğini görebilirsiniz.
Hayat sadece genlerini aktarmak değildir. Arkamızda sadece DNA’dan daha fazlasını bırakabiliriz. Konuşma, müzik, edebiyat ve filmler ile… Ne gördüysek, duyduysak, hissettiysek… Öfke, zevk ve acı… Bunları aktaracağım. Bunun için yaşayacağım. Meşaleyi sonraki nesillere aktarmalı, çocuklarımızın dağınık ve hüzünlü tarihimizi onun ışığıyla okumasına izin vermeliyiz. Bunu yapmak için dijital çağın tüm büyüsüne sahibiz. İnsan ırkı muhtemelen bir gün sona erecek ve yeni türler bu gezegene hükmedecektir. Dünya sonsuza kadar sürmeyebilir, ama yine de bırakabileceğimiz yaşam izlerini bırakma sorumluluğumuz var. Geleceği inşa etmek ve geçmişi canlı tutmak birdir ve aynı şeydir.
Solid Snake
Madalyonun öteki yüzünde ise Big Boss’un klonu Solid Snake var. Kişilik olarak neredeyse Big Boss’un aynısı olmasına rağmen (klonu olduğu için çok da şaşırtıcı bir durum değil) onunla zıt bir yönde yaşamını sürdüren ve ömrü boyunca babası ve kardeşlerinin günahlarını düzeltmeye çalışan bir karakter. Tıpkı babası gibi dünyayı (ve tabi ki Amerika’yı) birçok sorundan kurtarmasına ve fedakarlıklarına rağmen kendisini hiçbir zaman bir kahraman olarak görmüyor aksine bir katil olarak görüyor. Kendisi bir klon olduğu ve FOXDIE virüsü bulundurduğu için 42 yaşında (MGS 4) fiziksel ve fizyolojik olarak 60’larında gibi görünüyor. Anlaşılacağı üzere Solid Snake hayatı boyunca huzuru bulamamış birisi. Sadece ölmeden bir yıl önce (en iyi ihtimalle) hayatını tam anlamıyla yaşamıştır.
Max Payne
Geçmiş genişleyen bir çukurdur. Ondan kaçmaya çalışırsın ama kaçtıkça çukur derinleşir, arkanda korkunç bir şekilde büyür, topuklarına kadar genişler. Tek şansın arkanı dönüp onunla yüzleşmektir. Ama bu, sevdiğinin mezarına bakmak veya karanlık yuvasında titreyen bir kurşunun kafanı patlatmaya hazır silahın ağzını öpmek gibidir.
Max Payne
İsmi sanki kaderinden spoiler verircesine yüzü hiç gülmeyen anti-kahramanımızın kederi çocukluğundan itibaren başlıyor ve psikolojik sağlamlığı stresli olaylarla birlikte sınanıyor. Babası, annesine Max’in gözü önünde şiddet uyguluyor, annesini aldatıyor ve annesi ölünce Max yetim kalıyor. Polis olup evlenip çocuğu olduktan sonra mutlu bir hayat sürdüreceğini düşünen Max’in hayatı bir anda yerle bir oluyor. Uyuşturucu bağımlıları Max’in karısını ve kızını öldürür. Ailesinin intikamını almak için tek kişilik savaşını türlü zorluklara karşı sürdürüp sorumlu herkesi öldüren Max belki de huzura kavuşacağını düşünüyordu; ancak iki yıl sonra (Max Payne 2) Max’te travma sonrası stres bozukluğunun etkilerini görebiliriz. Üstelik ona geçmişi hatırlatan Mona Sax ile ani karşılaşması, geçmişinden kurtulamadığını göstermiştir. İkinci oyun sonunda Max, istemeden dahil olduğu davayı çözmüştür; ancak Mona’nın ölmesiyle yine kaybeden taraf olmuştur. İlk oyunda ağırlıklı sarkastik davranışlar gösteren Max, ikinci oyunda daha durgun ve depresif. Winterson’ın Vlad’e çalıştığını bilmeden Mona’yı korumak amacıyla Winterson’ı öldürmesi, Max’i kahraman olmaktan uzaklaştıran örneklerden birisi. Ayrıca, özellikle ikinci oyundaki nihilist ve seçim özgürlüğünü sorguladığı aforizmaları üstüne düşünülesidir. Max’in karakterini anlamak için onun ne olmadığını da bilmek faydalı olacaktır. Demek istediğim ilk iki oyundaki Max ile üçüncü oyundaki John McClane benzeri Amerikan aksiyon film kahramanı tiplemesi Max arasında fersah fersah fark var.
Kratos (God of War)
Kalbini kapat. Yolculuğumuz boyunca her türlü yaratık tarafından saldırıya uğrayacağız. Kalbini onların umutsuzluğuna kapat. Kalbini onların elemine kapat. Onlar için birşey hissetmene izin verme. Onlar senin için için birşey hissetmeyecektir.
Kratos
İlk God of War oyunu çıktıktan 11 yıl sonra Kratos God of War’daki (2018) gibi bir değişim geçirecek deselerdi inanmazdım ya da şaka mı derdim; ancak son durum bu ve bu köklü değişim bir insanın yaşayabileceği bir şekilde evrilmiş. İlk üçlemede Ares Kratos’un aklını bulandırdıktan sonra Kratos ailesini öldürmüştür ve bu ölümden tanrıları sorumlu tutup onlara savaş açmış ve bu savaşı yaparken yaptığı katliamın boyutu veya sivil kayıplar umrunda olmamıştı. Resmen bir ölüm makinesiydi. Şimdiki Kratos ise kaybetmekten korktuğu bir şeyleri olan, eski güç ve kudretinden uzak, geçmişteki günahlarının izlerini evladında görmek istemeyen ve gelecek büyük bir tehlikeye karşı evladını hazırlamaya çalışan bir babaya dönüşmüştü. Bu dönüşüm ve evladıyla arasındaki ilişki gerçek hayattaki bir baba-oğul ilişkisinden çok da farklı değildi, gereksiz dram yoktu ve Holywood’laşmaya çalışılmıyordu Yani Kratos vasat bir tragedya karakterinden insanlaşmış bir oyun karakterine dönüştü desem yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Joel (The Last of Us)
Uzun süredir hayatta kalmak için uğraştım. Ve sen, Ne olursa olsun uğruna savaşacak bir şeyler bulmaya devam et.
Joel
Baştan söylemek isterim ki ikinci oyunu oynamadım. O yüzden bahsedeceklerim ilk oyunla ilgili olacak. 30’lu yaşlarındayken Joel kızı Sarah’ı kaybetmiştir. Kortiseps mantarı pandemisi sonrası hayatta kalmak amacıyla ahlaki olarak iyi ya da kötü olarak sorgulamadan birçok iş yapmıştır. Bir gün sıradan bir kaçakçılık işi beklediği gibi gitmemiş ve Ellie ile tanışmıştır. Joel’ın bağlanma korkusu olması sebebiyle Ellie’ye başta soğuk davranır; ancak Ellie ile uzun ve zorlu bir maceraya atılmak ve Ellie’nin Sarah yaşasaydı benzer yaşlarda olacağı düşüncesiyle Joel, Ellie’yi kızı yerine koyar (ör. Joel Elie ve Sarah’ “baby girl ” der). Birlikte maceraya devam ettikçe Joel, Ellie’nin kortisepse karşı bağışıklığı olduğunu öğrenir ve Ellie’yi ateşböceklerine teslim ederse ona kortiseps’e tedavi üretilmesi amacıyla otopsi yapılacaktır; ancak Joel buna engel olur ve masum-suçlu demeden hastanedekileri öldürür ve Ellie’yi hastaneden çıkarır. Bu örnekten de görülebileceği üzere Joel, Ellie için tam anlamıyla canavara dönüşebilecek bir potansiyele sahiptir. Joel çocuğunu tekar kaybetmemek için belki de dünyanın kurtuluşuna engel olmuştur. Peki Joel kötü ve bencil birisi mi? Bunu cevaplamak kolay değil; ancak onun bir baba olduğunu göz önünde bulundurmamız gerekir.
Geralt of Rivia (The Witcher)
Kötü kötüdür, daha az, daha çok, orta halli…hiç fark etmez…Bir kötülük ile diğeri arasında seçim yapacaksam, hiç seçmemeyi tercih ederim.
Geralt of Rivia
Yukarıdaki Geralt’a ait replik onun ahlaki pusulasını anlamamız için bize fikir verici. İçinde bulunduğu evrende her ne kadar politik oyunlara dahil olmak istemese de içine girdiği kompleks durumlar onu taraf tutmasını zorluyor. Geralt’ın ahlak felsefesine göre canavar kavramı dış görünüş yerine yaptığımız eylemlerle ilgili. Geralt’ın kişiliğinin geniş bir skalaya yayıldığını görebiliyoruz. Yerine göre sarkastik, şakacı, çapkın yerine göreyse ciddi, soğuk kanlı ve elini kana bulamaya çekinmeyen birisi. Her ne kadar canavar avcılığını bir iş olarak para kazanma amacıyla yapsa da parası olmayan muhtaç insanlara da yardım edeceğine eminim. Bu da Geralt’ın karakterini oluşturan çatışmalardan birisi. Ayrıca, listedeki diğer karakterlerden farklı olarak kendisi edebi bir eserden uyarlama bir karakter.
Sonuç
Bu listede 8 adet sağlam yazılmış oyun karakterini anlatmaya çalıştıysam da bahsedilmesi gereken daha çok karakter var. Yorumlara önerilerinizi yazarsanız bu içerik serisine devam etmeyi düşünüyorum.
Yorum gönder